JPMorgan’dan Türkiye raporu: 2026 yılında neler olacak?

Türkiye tüketici sektöründe 2026 için kademeli bir toparlanma beklentisi öne çıkıyor. JPMorgan değerlendirmeleri, şirket kârlılıklarında iyileşmenin güçleneceğine işaret ediyor. Enflasyonun yavaş bir tempoyla gerilemesinin beklendiği belirtildi.

Türkiye tüketici sektöründe 2025 boyunca yaşanan zorlukların ardından 2026 yılına yönelik beklentilerde kademeli bir iyileşme öne çıkıyor. JPMorgan, maliyet enflasyonundaki daha ılımlı seyir ve baz etkilerinin şirket kârlılıklarını destekleyeceğini belirtti. Bankanın yayımladığı “Türkiye Tüketici Sektörü 2026 Görünümü” raporunda, sektör genelinde yeniden toparlanma sinyallerinin güçlendiği ifade edildi.

2025 YILINDA CİROLAR VE MARJLAR BASKI ALTINDAYDI

JPMorgan analistleri Hanzade Kılıçkıran ve Siddhant Sahoo’nun hazırladığı raporda, 2025’in tüketici odaklı şirketler açısından yavaşlayan ciro artışları ve marj baskıları nedeniyle zor bir yıl olduğu aktarıldı. Zayıflayan tüketici güveni ve artan kampanyalı satışların reel kârlarda yaklaşık yüzde 20’lik düşüşe yol açtığına dikkat çekildi.

ENFLASYON YAVAŞ ŞEKİLDE DÜŞECEK

Raporda, 2026’ya ilişkin ekonomik görünümün kademeli şekilde iyileşeceği ancak hanehalkı kırılganlığının sürdüğü belirtildi. Buna rağmen kârlılık tarafındaki toparlanmanın daha makul maliyet enflasyonu ve olumlu baz etkilerinin desteğiyle güçleneceği vurgulandı.

JPMorgan’ın makro ekibi, Türkiye ekonomisinin 2026’da yüzde 4,4 büyüme beklentisini korurken büyüme hızının özellikle yılın ikinci yarısında artacağı öngörüldü. Enflasyonda ise yavaş da olsa kademeli bir düşüş beklendiği açıklandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bütçe görüşmelerinde asgari ücretteki alım gücü kaybının altın hesabıyla anlatılmasına tepki gösterdi. Yılmaz, “Altın yediğiniz, giydiğiniz bir şey değil. Satın alma gücünü pirinçle, simitle, ekmekle, mazotla, giyecekle, verdiği kirayla ölçersiniz” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bütçe görüşmelerinin ilk gününün sonunda, muhalefetin yönelttiği eleştirilere yanıt verdi. Asgari ücretin alım gücünü altın hesabıyla anlatan karşılaştırmalara tepki gösteren Yılmaz “Altınla hesaplayacaksak tüm dünyadaki satın alma gücü düştü. Sadece Türkiye değil ki, Amerika’nın da düştü, Avrupa’nın da düştü. Böyle bir hesap olmaz. ABD’de asgari ücret altın cinsinden yüzde 86,6 düşmüş. Fransa'da yüzde 82,6 düşmüş” dedi. CHP lideri Özgür Özel bu sözlere “Türkiye’de yüzde 400 düştü” karşılığını verdi. Yılmaz ise “Altın yediğiniz, giydiğiniz bir şey değil, bir meta, dolayısıyla bununla satın alma gücünün hesabı olmaz. Satın alma gücünü neyle hesaplarsınız? Pirinçle, simitle, ekmekle, mazotla, giyecekle, verdiği kirayla, bunlarla ölçersiniz; altınla bir ölçüm olmaz” değerlendirmesini yaptı. 

‘ENFLASYONU BİR YILDA DA DÜŞÜRÜRÜZ AMA…’

Muhalefetin önerilerinin dinlenmediğine yönelik değerlendirmelere yanıt veren Yılmaz “Bu, Türkiye’ye özgü bir durum değil” savunmasını yaptı. Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini de öven Yılmaz “İyi ki geçmişiz, iyi ki çok tecrübeli ve dirayetli bir liderle küresel ve bölgesel fırtınalı bir dönemde yaşıyoruz. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan var” dedi. Bunun üzerine muhalefet “Bu ekonomik krizi kim yarattı ya” tepkisini gösterdi. Sistemin iyi yanlarını pandemi ve depremde gördüklerini savunan Yılmaz ise “Pandemide bir koalisyon yapısı olsaydı, Türkiye bu kadar iyi yönetebilir miydi?” dedi. Yılmaz enflasyon konusundaki eleştirilere karşı da hem enflasyonu düşürmenin hem de ekonomik büyümeyi korumanın zor olduğunu söyleyerek “Yoksa, sadece enflasyonu düşürelim desek belki bunu bir yılda da yaparız ama her tarafı kırıp dökeriz” ifadelerini kullandı.